15 Aralık 2010 Çarşamba

Zeliş'in Hikayesi

  • Bir kız çocuğu yaşardı köyün birinde...
    Neşeli,zeki,oldukça yaramaz bir kız çocuğu.Kızın adı Zeliş.Zeliş'in hikayesi bu..
    Zeliş babannesi ve dedesiyle yaşıyor.Annesi başka yerde ekmek derdine düşmüş babasıyla başbaşa verip.Her sene 15 tatilde görüyor annesini..Yaz tatilinde o babannesiyle babasının yanına gidiyor,annesi köye gelip harman yapıyor.Yine yer değişimi ve anneden ayrılık 7 yaşından 12 yaşına kadar devam eden bir süreç..
    En zoru ne dedim Zeliş'e?
    En zoru dediğine göre annesi memleketten babasının yanına dönerken onu yanında götürmemesiymiş.
    Arabanın tekerlerine sarılırmış,küçücük bedeniyle arabanın hareket etmesini engellemek istermiş.Gitmesin annesini götürmesin.
    Nafile araba hareket eder bir şeker karşılğında arabanın yürümesine izin verirmiş.Sonra balkona koşar ufuktaki iplik gibi yolda hareket eden arabayı secmeye çalışır,geri dönmesini hayal edermiş.Saniyelerini alan bu büyük hayal gerçekleşmeyince hayalden nefret etmeye başlamış.
    Okulunda çok başarılı Zeliş,çok zeki.Öğretmeni onu çok seviyor oda öğretmenini.
    Ama hep annesini özlüyor işte zavallı kız..
    Zeliş köyün göz bebeği..Herkes seviyor onu.Oda herkesi.Tüm köylünün dilinde Zeliş'in annesinin ardından yaktıgı yaslar.Türkü gibi,ağıt gibi.Köylü bir şeyi daha biliyor Zeliş'in annesini memlekete geleceği zaman nasıl beklediğini.
    İnzivaya nerde nasıl çekildiğini.O süreçte dokunmuyorlar Zeliş'e.Ona hiç şaka yapmıyorlar,onla hiç konuşmuyorlar çünkü Zeliş inzivada.
    Zeliş annesi geleceği zaman,ikindi vakti saat 5 gibi caminin yanına gider,gelen giden arabalardan annesini beklermiş.Hepsinde ayrı heyecan duyarmış.Önce balkona koşar iplik gibi o yoldan araba var mı onu görmeye çalışır eger varsa heman caminin yanına gider bakar annesi inmediyse tekrar balkona koşarmış.Bu böyle epeyce sürermiş.
    Böyle yine annesini beklerken,cami cemaatinden biri " Zeliş annen geliyor kız,koş" der.
    Zeliş bir bakar evet annesini görür.Hızla çarpan kalbiyle annesinin kollarına atar kendini.
    "Anneciğim çok bekledim.Neden geç kaldın der?"ve başını kaldırır annesine bakar.
    İşte o andan itibaren yaşadığı şoku Zeliş hala üzerinden atmış değil.
  • Zeliş kafasını kaldırdı kızım diyen yüze baktı "Rahime teyze sen misin?" dedi.Ve utanarak kadının kollarından aşağıya doğru süzülrek kurtulmak istedi.
    Rahime teyze "bende senin annen sayılırım kızım dedi.Utanacak ne var bunda?" diye ekledi.Hiç söyleyecek birşeyi yoktu Zeliş'in görüntü o kadar uygundu ki annesinin geliş sahnesine.
    Alacakaranlıkta Rahime teyzenin elindeki helkeleri(kulplu bakır su kabı) valiz,helkelerden tutan çocuğu kardeşi,arkada gelen cami cematinden  Yakup amcayıda babası zannetmişti.
    En önemliside Zeliş kandırılmıştı,daha dikkatli baksa idi belki anlayacaktı ama koskoca adamların onu kandırmaktan zevk alacağını hiç hesaba katmamıştı.
    Ve şunu düşündü artık anneside gelse mutlu olmayacaktı evet annesi de geldi ama Zeliş bir daha hiç öyle beklemedi bekleyemedi annesini..

    Şimdi Zeliş o günlerde yaşadığı yoğun duyguyu şöyle dile getiriyor:
    Çok utanmıştım Rahime teyzeye sarılınca oda bana sarıldı ama bu benim utancımı hafifletmedi.
    Ve çocuk kalbimle bedduayı öğrendiğim ve ettiğim ilk olay buydu.
    Bedduası kabul olmuş muydu Zeliş'in?
    Evet diyor sadece evet kabul oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder